Tom insani becerilerini geliştirmeli.
- Tom needs to improve his people skills.
Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
- This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
Tom yetenekli bir marangozdur.
- Tom is a skillful carpenter.
Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
- He who has skill and art, becomes famed in the world.
Yetenekli sanatkâr parçalanmış vazoyu parça parça restore etti.
- The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.
Tom bunu yapmada becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Joseph yetenekli bir ekonomisttir.
- Joseph is a skilled economist.
Tom el işinde çok yetenekli.
- Tom is very skilled in manual labor.
İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
Sanırım bir yerli konuşur ile daha sık konuşsam, İngilizce yeteneklerim çabucak gelişir.
- I think if I talked more often with a native speaker, my English skills would improve quickly.
Erkek kardeşi sakardır, ama o usta bir cerrahtır.
- His brother is all thumbs, but he is a skillful surgeon.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Bir papaz bir paravanın üstüne bir rahibin resmini ustaca çizdi.
- A priest skillfully drew a picture of a priest on a folding screen.
O, babası kadar ustaca kayar.
- He can ski as skillfully as his father.
İngilizce becerilerimi geliştirmek istiyorum.
- I'd like to improve my English skills.
Tom insani becerilerini geliştirmeli.
- Tom needs to improve his people skills.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
Tom yetenekli bir marangozdur.
- Tom is a skillful carpenter.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
And I am skiller than you.
... and employers, so that if they've got a skill set that we ...
... lt's a skill that connects us back to the very beginning. ...