Saçımı bukle yapmak çok zaman alıyor.
- Curling my hair takes a lot of time.
O, saçlarını bukleleli tutar.
- She keeps her hair in curls.
Şirketimiz o araştırma projesinde yer almak istiyor.
- Our company wants to take part in that research project.
Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.
- The important thing is not to win the game, but to take part in it.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Korkarım ki bu gece toplantıya katılamayacağım.
- I'm afraid I won't be able to take part in the meeting tonight.
Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
- For myself, I would like to take part in the game.
Eğer mümkün olursa, bir sonraki toplantıya katılmak istiyorum.
- If it's at all possible, I'd like you to take part in the next meeting.
Papua Yeni Gine'de yaşayan birçok Melanezyalının çok kıvırcık saçları vardır, değil mi?
- Most of the Melanesians living in Papua New Guinea have very curly hair, don't they?
Saçım doğal olarak kıvırcık.
- My hair is naturally curly.