Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.
- This place isn't convenient for public transportation.
Toplu taşıma sistemi saat gibi çalışır.
- The public transportation system runs like clockwork.
Bu cadde tehlikeli eşya nakilleri için kapalı.
- This street is closed for transports of dangerous goods.
Sami, mobilyalarını Kahire'ye taşımak için düzenlemeler yaptı.
- Sami made arrangements to transport his furniture to Cairo.
Hırsızlar, devasa altın madalyonu yakındaki Monbijou Park'a taşımak için bir el arabası kullandılar.
- The thieves used a wheelbarrow to transport the giant gold coin to nearby Monbijou Park.
Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- I know you can rely on him for transportation.
Kar, ülkenin yüksek yerlerinde ulaşımı engelledi.
- Snow prevented the transport in high places of the country.
Toplu taşıma aracı ile oraya gitmek can sıkıcı.
- It's a pain in the neck to get there by public transportation.
Sami mobilyalarını Kahire'ye nakletti.
- Sami transported his furniture to Cairo.
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.
- This place isn't convenient for public transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
Bisikletler egzersiz sağlayan ve kirliliği yaymayan bir ulaştırma şeklidir.
- Bicycles are a form of transportation that provides exercise and does not emit pollution.
... the passenger transport, carbon dioxide per person. The denser the city, the lower the ...
... the advent of sustainable transport. ...