He was very naughty when he was a little boy.
- Küçük bir çocukken çok yaramazdı.
He was naughty when he was a boy.
- O küçük bir çocukken yaramazdı.
The mischievous son loved his dad.
- Yaramaz oğul, babasını sevdi.
One of my favourite fairytales when I was a child was the story of a mischievous fox spirit.
- Çocukluğumda en sevdiğim masallardan biri, yaramaz bir tilki ruhunun hikayesiydi.
A little mischief can be a good thing.
- Biraz yaramazlık iyi bir şey olabilir.
Boys are fond of mischief.
- Erkekler yaramazlığa düşkündür.
Pinocchio, you wicked boy!
- Pinokyo, seni yaramaz çocuk!
Tom is such a scalawag.
- Tom böyle bir yaramaz.
His grandfather used to say to him: Tom, you're good for nothing.
- Onun büyükbabası ona Tom, sen hiçbir işe yaramazsın derdi.
This tool is good for nothing.
- Bu alet hiçbir şeye yaramaz.
John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
- John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.
The towel was quite useless.
- Havlu oldukça işe yaramazdı.