The efforts brought about no effect.
- Çabalar sonuç getirmedi.
In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
- Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
To me, computer programming is an interesting endeavor.
- Bana göre, bilgisayar programlamak ilginç bir çabadır.
All his endeavors proved unsuccessful.
- Onun bütün çabaları başarısız oldu.
She struggled to get up.
- O kalkmak için çabaladı.
Tom struggled to make ends meet.
- Tom geçimini yapmak için çabaladı.
Tom decided to give up trying to keep up with Mary.
- Tom Mary'ye ayak uydurmaya çabalamaktan vazgeçmeye karar verdi.
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
- Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
All our attempts were in vain.
- Tüm çabalarımız boşunaydı.
We're attempting to correct the problem.
- Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.
She exerted herself to pass the examination.
- O, sınavı geçmek için çok çabaladı.
This initiative strives to promote writing in Occitan.
- Bu girişim, Oksitanca yazmaya teşvik etmek için çaba göstermektedir.
Our company strives to improve its products.
- Şirketimiz ürünlerini geliştirmek için çaba göstermektedir.
He completed the work without breaking a sweat - Hiç çaba harcamadan işi bitirdi.
All my efforts turned out to be useless.
- Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
I'm sure your efforts will result in success.
- Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.