My creativity finds an outlet through learning modern languages.
- Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.
We had good time, learning English.
- İngilizce öğrenerek iyi zaman geçirdik.
Learning to ride a unicycle sounds exciting.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
I learned a lot about Greek culture.
- Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well.
- Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.