You won't bleed to death.
- Kan kaybından ölmeyeceksin.
Tom isn't going to starve to death.
- Tom açlıktan ölmeyecek.
I am afraid of dying.
- Ben ölmekten korkuyorum.
I had a premonition of Tom dying.
- Tom'un ölmesiyle ilgili bir önsezim vardı.
Stay with me, Layla. Please don't die.
- Benimle kal Leyla. Lütfen ölme.
I beg of you, don't die!
- Yalvarırım sana, ölme!
I want to die with Getter Jaani.
- Getter Jaani ile ölmek istiyorum.
The soldier was not in the least afraid to die.
- Asker zerre kadar ölmekten korkmuyordu.
Let's get some food. You look like you're about to pass out.
- Biraz yiyecek alalım. Sen ölmek üzereymiş gibi görünüyorsun.
Fadil was found deceased in his apartment.
- Fadıl evinde ölü bulundu.
A monument was erected in memory of the deceased.
- Ölenin anısına bir anıt dikildi.
I don't want to end up dead.
- Sonunda ölmek istemiyorum.
Let's get some food. You look like you're about to pass out.
- Biraz yiyecek alalım. Sen ölmek üzereymiş gibi görünüyorsun.
When I die, I want to die like my grandfather who died peacefully in his sleep. Not screaming like all the passengers in his car.
- Ölürsem, yatağında huzur içinde ölen büyük babam gibi ölmek isterim. Arabasındaki tüm yolcular gibi çığlık atarak değil.
Tom is afraid of dying.
- Tom ölmekten korkuyor.
I am afraid of dying.
- Ben ölmekten korkuyorum.
The patient may pass away at any moment.
- Hasta herhangi bir anda ölebilir.
We won't let you pass away.
- Ölmene izin vermeyeceğiz.
People living in this area are dying because of the lack of water.
- Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.
There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
- Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
My father died of cancer.
- Babam kanserden öldü.
He got down on his knees and prayed for the souls of the deceased.
- Dizlerinin üzerine çöktü ve ölenlerin ruhları için dua etti.
A monument has been erected to the memory of the deceased.
- Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.
My whole family perished in the fire.
- Benim bütün ailem yangında öldü.
All they that take the sword shall perish with the sword.
- Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104.
- Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.
The survivors were found on an island, dying of starvation.
- Hayatta kalanlar açlıktan ölmek üzereyken bir adada bulundu.
The poor cat was on the verge of starvation.
- Zavallı kedi açlıktan ölmenin eşiğindeydi.