If you want to become my friend, then also become the friend of my friend.
- Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun.
If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.
- İzlandaca bir cümlenin İngilizce çeviri varsa, ve İngilizce cümlenin Savahili dilinde bir çevirisi varsa, öyleyse dolaylı olarak, bu, İzlandaca cümle için bir Savahili çeviri sağlayacaktır.
Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
- Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
Well, then, if you want me to I'll do it.
- Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.
If something is an apple, then it's either red or green, or possibly both.
- Eğer bir şey bir elmaysa, öyleyse o ya kırmızıdır ya da yeşildir ya da muhtemelen her ikisi.
Beautiful women die young - or so the saying goes. If so then my wife is going to live a long life.
- Güzel kadınlar genç ölür- ya da öylesine demişler. Eğer öyleyse benim karım uzun bir hayat yaşayacak.
He is not such a fool as to believe that story.
- Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.
You do such a thing once too often and get punished.
- Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
He is a famous painter and should be treated as such.
- O ünlü bir ressamdır ve öyle davranılmalı.
He is a friend and I treat him as such.
- O benim bir arkadaşım ve ona öyle davranırım.
While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
- Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
I'd never say something like that.
- Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Tell me precisely why you think so.
- Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.
At your age, I would think so, too.
- Senin yaşında ben de öyle düşünürdüm.
You do such a thing once too often and get punished.
- Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
I would rather die than do such an unfair thing.
- Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.
Our car is rather old, but so is theirs.
- Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.