Skirts this year reach a few centimeters above the knees.
- Bu yıl etekler dizin birkaç santimetre üzerine çıkıyor.
He drew his water, which was excellent, from a very deep natural well, above which he had set up a very simple pulley block.
- O, mükemmel olan çok derin doğal bir kuyudan suyunu çekti, bunun üzerine çok basit bir kasnak bloğu kurdu.
Parents try to impress upon their children the importance of honesty and hard work.
- Ebeveynler çocuklarını dürüstlük ve sıkı çalışmanın önemi üzerine etkilemeye çalışıyorlar.
It is improper to impose sanctions upon the union.
- Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz.
He wept over his daughter's death.
- Kızının ölümü üzerine ağladı.
She wept over her son's death.
- Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
Quick, hold onto this tree.
- Çabuk, bu ağacın üzerine tutun.
He folded the papers and threw them onto the table.
- O, kağıtları katladı ve masanın üzerine attı.
For my breakfast today: fried egg on toast with cheese.
- Bugünkü kahvaltım: peynirli tost üzerine sahanda yumurta.
The flight attendant apologized for spilling hot coffee on Tom.
- Uçuş görevlisi Tom'un üzerine sıcak kahve döktüğü için özür diledi.
Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.
- Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
- Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
We can't help Tom with that.
- Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
Thereupon he let the cat out of the bag.
- Bunun üzerine baklayı ağzından çıkardı.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
Bardağı masanın üstüne koy!
- Bardağı masanın üzerine koy!