They sang a Christmas carol.
The sunshine struck hot on his fur, soft breezes caressed his heated brow, and after the seclusion of the cellarage he had lived in so long the carol of happy birds fell on his dulled hearing almost like a shout.
They're able to sing.
- Onlar şarkı söyleyebilirler.
I carried on singing.
- Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.
We sang, danced and chatted after dinner.
- Biz akşam yemeğinden sonra şarkı söyledik, dansettik ve sohbet ettik.
They sang on the stage in turn.
- Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
I heard the boys singing.
- Ben erkek çocukların şarkı söylediğini duydum.
We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
She has never sung a song with him.
- O, onunla birlikte asla bir şarkı söylemedi.
Have you ever sung in public?
- Herkesin önünde hiç şarkı söyledin mi?