şimdikiler

listen to the pronunciation of şimdikiler
Турецкий язык - Английский Язык
the younger generation, the young people of today
şimdi
now

It's good now; neither too heavy nor too light. - O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.

It's quarter to eight now. - Saat şimdi yedi kırk beş.

şimdiki
current

Tom is Mary's current boyfriend. - Tom Mary'nin şimdiki erkek arkadaşıdır.

Is the GOP to blame for the current economic crisis? - Şimdiki ekonomik kriz için cumhuriyetçi parti suçlanacak mı?

şimdi
at the present time
şimdiki
{s} present

We are groping for a way out of the present situation. - Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.

His present assistant is Miss Nokami. - Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir.

şimdiki
present day
şimdiki
presentday
şimdiki
{s} instant
şimdiki
{s} actual
şimdi
yet

As yet, I have not completed the sweater. - Şimdiye kadar hiçbir kazağı bitirmedim.

I have not heard a word from him as yet. - Şimdiye kadar ondan bir kelime duymadım.

şimdi
hereby
şimdi
you see

At the beginning you had disliked the idea, but now you seem to be content. - Başlangıçta bu fikirden hoşlanmamıştın ama şimdi memnun görünüyorsun.

Are you seeing anybody now? - Şimdi birini görüyor musun?

şimdi
(Konuşma Dili) here and now

I want you focus on the here and now. - Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum.

I can't answer you here and now. - Sana şimdi yanıt veremem.

şimdi
now that

Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life. - O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.

I see now that I was mistaken. - Hatalı olduğumu şimdi anlıyorum.

şimdi
away

We have to do this right away. - Bunu şimdi yapmak zorundayız.

Can you please go away now? - Şimdi gider misiniz, lütfen?

şimdiki
(Hukuk) incumbent
şimdiki
the present

There's no time like the present. - Şimdiki zaman gibi zaman yok.

We are groping for a way out of the present situation. - Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.

şimdi
straightaway
şimdi
just

For you to come out and say that kind of thing now would just be pouring oil on the fire. - Şimdi dışarıya gelmen ve o tür bir şey söylemen yangına körükle gitmek olur.

I can't think of his name just now. - Ben şimdi onun adını hatırlayamıyorum.

şimdi
at present
şimdiki
immediate

My immediate boss is tough to please. - Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.

şimdiki
present-day
şimdi
now now
şimdi
at the moment

Where are you sitting at the moment? - Sen şimdi nerede oturuyorsun?

Where do you live at the moment? - Sen şimdi nerede oturuyorsun?

şimdi
anon
şimdi
now, at the moment, at present, just now
şimdi
presently
şimdi
today

But for the safety belt, I wouldn't be alive today. - Emniyet kemeri olmasaydı şimdi hayatta olmazdım.

I'm now watching Russia Today. - Ben şimdi Russia Todayi izliyorum.

şimdi
just now

He came home just now. Didn't you know that? - O şimdi eve geldi. Bunu bilmiyor muydunuz?

I can't think of his name just now. - Ben şimdi onun adını hatırlayamıyorum.

şimdi
nowadays

Nowadays, almost every home has one or two televisions. - Şimdilerde neredeyse her evde bir ya da iki televizyon var.

In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils. - Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.

şimdiki
present, current
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение şimdikiler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

şimdi
Şu anda, içinde bulunduğumuz zamanda: "Şimdi daha bahtiyar bir haberi sevgili bir sesten bizzat duymaya imkân buluyoruz."- A. Ş. Hisar
şimdi
Az sonra, yakında
şimdi
Şu anda, içinde bulunduğumuz zamanda
şimdi
Az önce, biraz önce, demin
şimdi
Artık, bundan böyle, bu duruma göre
şimdi
Artık, bundan böyle, bu duruma göre: "Sizden kaçan hayvanı da şimdi kim bilir hangi semtte satacaklar?"- B. Felek
şimdiki
İçinde bulunulan anda olan veya yapılan, bu andaki, bu zamandaki
şimdiki
İçinde bulunulan anda olan veya yapılan, bu andaki, bu zamandaki: "Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı."- Y. Z. Ortaç