My pet dog was seriously ill.
- Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.
She was not seriously injured.
- O ağır yaralı değildi.
They showed the scene in slow motion.
- Onlar sahneyi ağır çekimle gösterdiler.
It was like watching a slow motion movie.
- Ağır çekim bir film izlemek gibiydi.
The clothes soaked in water overnight were heavy.
- Suda bir gecede ıslanmış elbiseler ağırdılar.
It's good now; neither too heavy nor too light.
- O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
The Great Blizzard of 1888 was one of the most severe blizzards in the history of the United States.
- 1888'deki Büyük Kar Fırtınası, Birleşik Devletler tarihinin en ağır kar fırtınalarından biriydi.
He was subjected to severe criticism.
- Ağır eleştiriye maruz kaldı.
Thanks for the hard work.
- Ağır iş için teşekkürler.
The soldiers had artillery.
- Askerlerin ağır silahları vardı.
Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
kodaman, önemli kimse.
His dog is hard of hearing.
- Onun köpeği ağır duyar.
I don't like girls who play hard to get.
- Kendini ağırdan satan kızlardan hoşlanmam.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
My liver is heavily damaged.
- Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
The stimulus package was heavily criticised.
- Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
Both were seriously wounded.
- Her ikisi de ağır yaralandı.
Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
Tom could've been badly hurt.
- Tom ağır yaralanabilirdi.
He was injured badly in the accident.
- O, kazada ağır yaralandı.
Tom tried to look dignified.
- Tom ağırbaşlı görünmeye çalıştı.
At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves.
- Cenazede, dul kadın siyah takım elbisesi, şapkası ve eldiveni ile çok ağırbaşlı görünüyordu.
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
I was heavily sedated.
- Ağır şekilde sakinleşmiştim.
The building was heavily damaged by fire.
- Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.