Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
- My father usually watches television after dinner.
Sizin için akşam yemeği pişireyim mi?
- Shall I cook dinner for you?
Öğle yemeğini evde yedi.
- She has lunch at home.
Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.
- I'll pay the money for your lunch today.
Biz erken bir öğle yemeği yedik.
- We had an early lunch.
Öğle yemeği yemeyi canı istemedi.
- She was in no humor for lunch.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
Biz iki Amerikalı erkek ve iki Alman bayanla akşam yemeği yemek için çıktık.
- We went out to dinner with two American men and two German ladies.
Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.
- Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
Biftek ziyafetinden memnun oldum.
- I was satisfied with the steak dinner.