Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.
- The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.
Bütün üniteyi değiştirmemiz gerekiyor.
- We need to replace the whole unit.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Bir santimetre bir uzunluk ölçüsü birimidir.
- A centimeter is a unit of length.
Bir ışık yılı bir mesafe birimidir. Bu, ışığın bir yılda seyahat edebileceği mesafedir.
- A light-year is a unit of distance. It is the distance that light can travel in one year.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
- Please leave my things as they are.
Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
- Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
Birleşmiş Milletler, anlaşmazlığa müdahale etmek için birlik gönderdi.
- The United Nations sent troops to intervene in the conflict.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
- The life of a person is a transient thing.
Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who hides things from his parents.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
- We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
- Try to see things as they really are.
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
- All living things on Earth contain carbon.
Tüm canlılar bir gün ölür.
- All living things die some day.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
- The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
- Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
- Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
İskoçya Birleşik Krallığın parçasıdır.
- Scotland is part of the United Kingdom.
Shetland Adaları Birleşik Krallığın bir parçasıdır.
- The Shetland Islands are part of the United Kingdom.
Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
- Professor Brown explains things very well.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
- Nobody knows why this kind of thing happens.
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
- The United States borders Canada.
Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- I would like to go to the United States one day.
The centimetre is a unit of length.
We shipped nearly twice as many units this month as last month.
The fifth tank brigade moved in with 20 units. (i.e., 20 tanks).
... unit someone who isn't desperately hungry and needy someone who doesn't ...
... unit major airlines and it becomes what you do when you're not really serious ...