Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
O, bir süre orada durdu.
- He stood there for a while.
İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
- While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
Sürüş sırasında elde tutulan bir cep telefonu ile konuşmanın büyük cezaları vardır.
- There are big fines for talking on a hand-held mobile phone while driving.
Diğerlerinki bir kılıç iken, bir gladyatörün seçtiği silah topuzdur.
- One gladiator's weapon of choice is the mace, while the other's is a sword.
Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.
- He developed his English skill while he was in America.
Uzay gizemlerle doludur.
- Space is full of mysteries.
İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
- Human beings succeeded in flying into space.
Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.
- Leave more space between the lines.
Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.
- Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant.
Bir süreliğine daha havalar güzel olacak.
- We're going to have good weather for awhile.
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
- I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
- While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır.
- While he likes English, he is weak in mathematics.
O her zaman sigara içmeye devam etti.
- He kept smoking all the while.
Müzik dinlediğim zaman sık sık çalışırım.
- I often study while listening to music.
Lütfen sürüş esnasında sürücüyle konuşmayın.
- Please do not talk to the driver while he's driving.
Tom okul için hazırlık yaparken, ben de kahvaltımı bitirdim.
- I finished eating breakfast while Tom was getting ready for school.
Peter, Nancy bir süre içinde hazır olacaklar.
- Peter, Nancy will be ready in while.
John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.
- John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile.
Uzay yürüyüşleri genellikle işe bağlı olarak, beş ve sekiz saat arasında sürer.
- Spacewalks usually last between five and eight hours, depending on the job.
Dr. Valeri 8 ocak 1994 ten Mart 1995 e kadar uzayda kalan bir Rus kozmonottur. Uzayda en uzun süre kalma rekorunu elinde bulunduruyor.
- Dr. Valeri Polyakov, a Russian cosmonaut, was in space from January 8, 1994 to March 1995. He holds the record for the longest continuous stay in space.
Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.
- For a while she did nothing but stare at me.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Eve gelirken onunla karşılaştım.
- I met him while I was coming home.
Eve gelirken onu gördüm fakat o beni görmemiş gibi davrandı.
- While I was coming home I saw him, but he pretended that he hadn't seen me.
Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
- I had to leave out this problem for lack of space.
Mağaza açılıncaya kadar bir süre beklemekten başka seçeneğimiz yoktu.
- We had no choice but to wait for a while until the store opened.
Neden yaptığımı bitirinceye kadar burada beklemiyorsun?
- Why don't you wait here while I finish what I'm doing?
Araba sürerken emniyet kemerini bağla.
- Fasten your seat belt while driving.
Biz telefonda konuşurken bağlantı kesildi.
- We were cut off while talking on the telephone.
Bazen yeni şeyleri denemek iyidir.
- It's good to try new things once in a while.
Ben orada kısa süre içinde olacağım.
- I'll be there in a little while.
Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.
- It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
Tom ara sıra Boston'a gider.
- Tom goes to Boston every once in a while.
Sadece kitap okumayın. ara sıra dışarı gidin ve biraz egzersiz yapın.
- Don't just read books. Go outside once in a while and get some exercise.
Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi.
- She killed time reading a magazine while she waited.
Bu gerçekten biraz vakit alacak.
- It's just going to take a while.
Sit with me awhile.
This case, while interesting, is a bit frustrating.
He lectured for quite a long while.
I'll wait while you've finished painting.
... while heavier material sinks toward the center, ...
... hand a while back with a table saw, and thank god for Dr. ...