I'd jump through hoops for you.
- Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
She was ready to jump ship.
- O, gemiye atlamak için hazırdı.
It won't hurt you to skip one meal.
- Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
It's not healthy to skip meals.
- Öğün atlamak sağlıklı değildir.
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
My daughter loves jumping rope.
- Kızım ip atlamayı sever.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
- Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
Tom has the bad habit of jumping to conclusions.
- Tom'un sonuçlara atlamayla ilgili kötü bir alışkanlığı vardır.
You're going to have to quit skipping classes.
- Dersleri atlamayı bırakmak zorunda kalacaksın.
Tom doesn't like skipping rope.
- Tom ip atlamayı sevmez.
Both Tom and Mary were afraid to jump off the diving board.
- Hem Tom hem de Mary tramplenden atlamaktan korkuyorlardı.
We were both afraid to jump off the diving board.
- İkimiz de tramplenden atlamaya korktuk.
The boy skipped over the fence.
- Çocuk, çitin üzerinden atladı.
I skipped my breakfast.
- Sabah kahvaltımı atladım.
He jumped into the river in defiance of the icy water.
- O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.
I'd jump through hoops for you.
- Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
- Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
The pole vaulter jumped more than seven feet.
- Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
We'll bypass the city centre.
- Şehir merkezini atlayacağız.
Don't forget that, if you are on a diet, skipping breakfast will not help you.
- Eğer bir diyetteysen kahvaltıyı atlamanın sana yardım etmeyeceğini unutma.
Fadil started skipping school.
- Fadıl okulu atlamaya başladı.
I had to leave out this problem for lack of space.
- Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.