Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
Is this a different word or just another form of the same word?
- Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
Tom isn't very different from anybody else.
- Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
Show me another camera.
- Bana başka bir kamera göster.
Say it in another way.
- Onu başka bir şekilde söyle.
They are talking loudly when they know they are disturbing others.
- Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
- Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
Tom sat alone in the otherwise empty room.
- Tom başka boş odada tek başına oturdu.
I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
- Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
I don't have any other hobbies besides football.
- Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?
It's none other than Tom!
- O, Tom'dan başkası değil.
Did anybody other than Jim see her?
- Jim'den başka onu gören biri var mı?
We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
Be happy and don't ask any more questions...that is best.
- Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
I don't want any more surprises.
- Başka sürprizler istemiyorum.
Time is more precious than anything else.
- Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
Good health is more valuable than anything else.
- İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
Tom didn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.
Tom doesn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyor.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
We have no alternative but to work.
- Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Do you have any further questions to ask?
- Soracak başka sorunuz var mı?
Do you have anything further to say?
- Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
Nothing could be done, except wait.
- Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.
Nothing but a miracle can save her now.
- Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.