The question can only be interpreted a single way.
- Sorun sadece bir tek şekilde yorumlanabilir.
A unicycle has only one wheel.
- Tek tekerlekli bir bisikletin sadece bir tekeri vardır.
I don't have a single enemy.
- Benim tek bir düşmanım yok.
She left without saying even a single word.
- Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
I'd like to have a single room with a bath for two nights.
- İki gece için banyolu tek kişilik bir oda istiyorum.
I'd like a single room.
- Tek kişilik bir oda istiyorum.