Tom nodded his head a few times.
- Tom bir kaç kere başını salladı.
The man passed away a few hours ago.
- Adam bir kaç saat önce vefat etti.
Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century.
- Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.
It took me several hours to write it.
- Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
My father bought some CDs for my birthday.
- Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
I visited Romania a few years ago.
- Birkaç yıl önce Romanya'yı gördüm.
Only a few people understood me.
- Sadece birkaç kişi beni anladı.
Only a few people showed up on time.
- Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
You'll be able to drive a car in a few days.
- Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
A couple of flights were delayed on account of the earthquake.
- Depremden dolayı birkaç uçuş ertelendi.
Could you lend me your bicycle for a couple of days?
- Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
Tom died a number of years ago.
- Tom birkaç yıl önce öldü.
A number of friends saw him off.
- Birkaç arkadaş onu uğurladılar.
The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court.
- Hakim mahkemeye düzeni sağlamak için birkaç sefer tokmağı aşağı vurmak zorunda kaldı.
There were multiple disclaimers at the start of the video.
- Videonun başında birkaç feragatname vardı.
Tom died a number of years ago.
- Tom birkaç yıl önce öldü.
A number of students are absent today.
- Bugün birkaç öğrenci eksik.
Tom was among the few who survived.
- Tom hayatta kalan birkaç kişi arasındaydı.
Tom was among the few who stayed and helped.
- Tom kalan ve yardım eden birkaç kişinin arasındaydı.
If you have any interesting books, lend me some.
- İlginç kitapların varsa, bana birkaç tane ödünç ver.
I want some potatoes. Do you have any?
- Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?