Luckily, I got hold of a branch and was saved from falling.
- Neyse ki bir dalı tuttum ve düşmekten kurtuldum.
Crude oil has been falling in price.
- Ham petrol fiyatı düşmektedir.
Your shirt button is about to fall off.
- Gömlek düğmen düşmek üzere.
If you don't want to fall off the cliff, don't stay near it.
- Eğer uçurumdan düşmek istemiyorsanız, onun yanında durmayın.
The tree was ready to fall down.
- Ağaç düşmek üzereydi.
We've come this far, so we can't stop now. I don't want to backslide.
- Bu kadar uzağa geldik, bu yüzden şimdi duramayız. Kötü yola düşmek istemiyorum.
The descent to hell is easy.
- Cehenneme düşmek kolaydır.
All of a sudden, large drops of rain began falling from the dark sky.
- Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.
The value of the dollar began to drop.
- Doların değeri düşmeye başladı.
You can use a dreamcatcher to catch your nightmares.
- Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.
I never dreamed I would meet you here.
- Seninle burada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
He was weak enough to succumb to temptation.
- O günaha yenik düşmek için yeterince zayıf.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
- Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
Tom dropped his pencil.
- Tom kalemini düşürdü.
It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
- Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
She came close to falling off the platform.
- Neredeyse platformdan düşüyordu.
Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
- Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
My holiday plan has fallen through.
- Benim tatil planı suya düştü.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language.
- İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He fell down the stairs.
- O, merdivenden düştü.
The horse broke its neck when it fell.
- Düşen at boynunu kırdı.
The share price is plummeting – get out while you can.
- Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
I held on to the rope tightly so I wouldn't fall.
- İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.
May the firmament not fall upon him.
- Gökkubbe onun üzerine düşmesin.
Home prices have continued to decline.
- Ev fiyatları düşmeye devam etti.
All of us want prices to decline.
- Biz hepimiz fiyatların düşmesini istiyoruz.
Falling on ice hurts.
- Buz üzerinde düşmek incitir.
Luckily, I got hold of a branch and was saved from falling.
- Neyse ki bir dalı tuttum ve düşmekten kurtuldum.
I happened to go that way to New York.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.
The Taiwanese dollar appreciated, causing Taiwanese exports to slump.
- Tayvan doları değer kazandı ve Tayvan ihracatının düşmesine neden oldu.
A belt keeps your pants from falling down.
- Kemer pantolonunun düşmesini önler.
I'm trying not to be trip and fall.
- Takılıp düşmemeye çalışıyorum.
Be careful not to trip and fall.
- Tökezlememek ve düşmemek için dikkatli ol.