each; every; whole of

listen to the pronunciation of each; every; whole of
Английский Язык - Турецкий язык

Определение each; every; whole of в Английский Язык Турецкий язык словарь

all
{i} hepsi

Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek. - All they that take the sword shall perish with the sword.

Hepsi bununla tamamlandı. - All is completed with this.

all
{i} her şey

Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır. - All you have to do is sign this paper.

Parlayan her şey altın değildir. - All that glitters is not gold.

all
bütün

Bahçedeki bütün çiçekler sarı. - All the flowers in the garden are yellow.

Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım. - If it rains tomorrow, I will stay at home all day.

all
her iki taraf
all
tamamen

Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi. - The news was all about the collapse of the Soviet Union.

Tepe tamamen karla kaplıydı. - The hill was all covered with snow.

all
her biri

Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir. - I am master of all the birds in the world, and have only to blow my whistle and every one will come to me.

Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım. - I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.

all
all fours dört ayak
all
all his life butun ömrünce
all
{s} özbeöz

O özbeöz Amerikalı bir adamla evlenmek istedi. - She wanted to marry an all-American man.

all
{s} her

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything at all there?

Bill her zaman dürüsttür. - Bill is honest all the time.

all
tümü, tümünü
all
{s} tüm

Bebek tüm gece ağladı. - The baby cried all night.

Bahçedeki tüm çiçekler sarı. - All the flowers in the garden are yellow.

all
alayı
all
tümü

O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil. - It's all about sentences. Not words.

Üzgünüm, mantıların tümü bitti. - I'm sorry, we're all out of manti.

all
büsbütün

Tom büsbütün o kadar kötü olamaz. - Tom can't be all that bad.

all
all night bütün gece
all
diğe

Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir. - 80% of all English words come from other languages.

Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır. - All the other languages are easier than Uighur.

all
{s} bütün, tüm; hepsi: All roses have thorns. Bütün güller dikenlidir. He worked all day. Bütün gün çalıştı
Английский Язык - Английский Язык
{s} all