Tom got home just before daylight.
- Tom gün ışığından önce eve geldi.
A few seconds ago I was in the open air and the bright daylight, and now my eyes refuse to serve me in this darkness.
- Birkaç saniye önce ben açık havada ve parlak gün ışığındaydım ve şimdi gözlerim bu karanlıkta bana hizmet etmeyi reddediyor.
New facts about ancient China have recently come to light.
- Son zamanlarda eski Çin hakkında yeni gerçekler gün ışığına çıktı.
Sun lights the landscape, pain illuminates the soul.
- Gün ışığı ortalığı aydınlatır, acılar da ruhu.