I felt weak in the knees.
- Dizlerimde halsizlik hissettim.
I just felt slow and sluggish.
- Ben sadece yavaş ve halsiz hissettim.
He's known to appear sluggish.
- Onun halsiz göründüğü bilinmektedir.
Tom is very groggy and disoriented.
- Tom çok halsiz ve şaşırmış.
Tom will probably still be groggy.
- Tom muhtemelen hâlâ halsiz olacak.
The old lady has been rather feeble since her illness.
- Yaşlı bayan hastalığından beri oldukça halsiz.
We were tired out after our long walk.
- Uzun yürüyüşümüzden sonra halsiz düşmüştük.
Tom often uses humor to defuse tense situations.
- Tom genellikle gergin durumları etkisiz hale getirmek için mizah kullanır.
The situation could only be settled by war.
- Bu durum sadece savaşla halledilebilirdi.
We were tired out after our long walk.
- Uzun yürüyüşümüzden sonra halsiz düşmüştük.
Tom's condition is still critical.
- Tom'un durum hâlâ kritik.
Tom is still in critical condition.
- Tom hâlâ kritik durumda.
The job offer still stands.
- İş teklifi hâlâ duruyor.
He is still standing.
- Halen ayakta duruyor.
Part of Hokkaido still remains in its natural state.
- Hokkaido kısmı hâlâ doğal durumunda duruyor.
The American Government declared a state of emergency.
- Amerikan hükümeti olağanüstü hal ilan etti.
Fadil realized that Layla was still alive.
- Fadıl, Leyla'nın hala hayatta olduğunu fark etti.
Layla's love for Fadil was starting to become an obsession.
- Leyla'nın Fadıl'a olan sevgisi bir takıntı haline gelmeye başlıyordu.
This portion of the library is off-limits to the public.
- Kütüphanenin bu bölümü halka açık değil.
The storm will make it impossible for the ship to leave port.
- Fırtına geminin limandan ayrılmasını imkansız hale getirdi.
Japanese people exchange gifts in order to express their feelings.
- Japon halkı duygularını ifade etmek için hediyeleri takas eder.
I don't care who your father is. You still have to follow my orders.
- Babanın kim olduğu umurumda değil. Hala benim emirlerime uymak zorundasın.
She was in a bad temper.
- O, kötü bir ruh hali içindeydi.
Tom has a bad temper.
- Tom'un kötü bir ruh hali var.
My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
- Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
In that case, I think you should come in today.
- O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.
In case of fire, call 119.
- Yangın haline, 119'u ara.
Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
There's still no end in sight.
- Görünürde hâlâ bir son yok.
The matter is all settled.
- Sorun tamamen halledildi.
The situation could only be settled by war.
- Bu durum sadece savaşla halledilebilirdi.
It's worth trying at all events.
- Her halükarda denemeye değer.
The event is still fresh in our memory.
- Olay anımızda hâlâ taze.
The girl lifted her face, still wet with tears.
- Kız, göz yaşlarıyla hâlâ ıslak yüzünü kaldırdı.
Half a million children still face malnutrition in Niger.
- Yarım milyon çocuk Nijer'de hâlâ yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır.
Matter changes its form according to temperature.
- Madde sıcaklığa göre hal değiştirir.
Is this a different word or just another form of the same word?
- Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
- O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.
He was in a bad mood, which was rare for him.
- O kötü bir ruh hali içinde, bu onun için nadirdi.
I haven't figured that out yet.
- Onu henüz halletmedim.
I still can't figure out how it happened.
- Onun nasıl olduğunu hâlâ anlayamıyorum.
We still haven't found the solution.
- Hâlâ çözümü bulmadık.
Tom can still wear the same size jeans he did when he was twenty years old.
- Tom yirmi yaşındayken giydiği aynı beden pantolonu hâlâ giyebiliyor.
The size of the carpet is 120 by 160 centimeters.
- Halının büyüklüğü 120'ye 160 santimetredir.
I prithee, good Prince Hal, help me to my horse, good king's son.