Tom said Mary wasn't displeased. - Tom Mary'nin hoşnutsuz olmadığını söyledi.

Tom seems displeased. - Tom hoşnutsuz görünüyor.

She has a boyfriend she's been going out with since high school, but she feels their relationship is in a rut, so she's become discontented. - Onun liseden beri çıktığı bir erkek arkadaşı var ama o onların ilişkilerinin tekdüze olduğunu hissediyor, bu yüzden o hoşnutsuz oldu.

Tom is discontented, isn't he? - Tom hoşnutsuz, değil mi?

Tom always seems to be dissatisfied. - Tom her zaman hoşnutsuz gibi görünüyor.

I don't want you to think I'm dissatisfied. - Hoşnutsuz olduğumu düşünmeni istemiyorum.

Tom looks disgruntled. - Tom hoşnutsuz görünüyor.

Tom was a little disgruntled. - Tom biraz hoşnutsuzdu.

I think Tom is discontented. - Tom'un hoşnutsuz olduğunu düşünüyorum.

Tom seems discontented. - Tom hoşnutsuz görünüyor.