Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.
- He had bruises all over after the fight.
Kolumun her tarafında sivrisinek ısırıkları var.
- I have mosquito bites all over my arm.
Vücudumun her tarafı ağrıyor.
- My body aches all over.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Her şeye yeniden başladık.
- We started all over again.
Onun bitmiş olduğunu biliyorduk.
- We knew it was all over.
Tom'u her yerde aradım.
- I looked all over for Tom.
Tom için her yerde araştırma yaptım.
- I searched all over for Tom.
Tom bütün hikayeyi tekrar baştan dinlemek zorunda kaldı.
- Tom had to listen to the whole story all over again.
Bu konuşmanın en önemli kısmı bütün haberlerde tekrar edildi.
- This soundbite was repeated all over the news.
Tom bütün hikayeyi tekrar baştan dinlemek zorunda kaldı.
- Tom had to listen to the whole story all over again.
Japoncam için faydalı olacak güzel bir yazı hazırlamaya çalıştım, ama öğretmenim yazıda epey yanlışlar olduğunu ve yeni baştan yazmam gerektiğini söyledi.
- I have attempted to create a good essay which utilizes my Japanese, but my professor said that much of it was incorrect and that I have to do it all over again.
Dancing with everyone, singing show tunes all night: that was Luke all over.