kişiler

listen to the pronunciation of kişiler
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) users
(Bilgisayar) persons

Tom's was the first name on the list of persons of interest after Mary's murder. - Mary'nin cinayetinden sonra Tom'unki ilgi kişiler listesinde ilk isimdi.

This site contains content not suitable for persons under the age of 18. - Bu site 18 yaşın altındaki kişiler için uygun olmayan içerik içeriyor.

people

His novels are popular among young people. - Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür.

Tom was looking for some people to help him move his piano. - Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.

kişi
person

You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without. - Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.

Bilal is a person of knowledge. - Bilal bilgili bir kişidir.

kilit kişiler
key people
bekleyen kişiler
queue
etkin kişiler
(deyim) big guns
kişi
persona

Personal computers are of great use. - Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.

Weight increase is the easiest method for personal development. - Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.

kişi
thing

I was the one who did the wrong thing, not you. - Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.

Tom isn't the kind of person who hides things from his parents. - Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.

kişi
cove
kişi
figure

A strange figure suddenly came through the door. - Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.

How did you figure out Tom was the one who did it? - Onu yapan kişinin Tom olduğunu nasıl öğrendin?

kişi
(Bilgisayar) contact

Would you like to add me to your contact list? - Kişi listene beni eklemek ister misin?

We are sorry, the person you are trying to contact is not available. - Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.

uzman kişiler
experts
yetkili kişiler
the authorities
önemli ve güçlü kişiler
(deyim) big guns
kişi
self

He's a very selfish person. - O, çok bencil bir kişidir.

Self-publishing is a way to talk to the public. - Kişisel yayıncılık, halkla konuşmanın bir yoludur.

kişi
fellow
kişi
soul

You're a brave soul if you want to climb the Urals. - Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.

Tom is a very brave soul. - Tom çok cesur bir kişidir.

kişi
individual

It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features. - Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.

Every person is an individual. - Her kişi bir bireydir.

kişi
man

There were two people in it, one of her girl students and a young man. - Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.

Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong. - Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.

kişi
life

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

You are the most important person in my life. - Hayatımda en önemli kişi sizsiniz.

kişi
bird

Fine feathers make fine birds. - Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.

kişi
people

Only a few people showed up on time. - Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

kişi
bod

Eight out of ten dieters who lose up to ten percent of their body weight put it back on again within five years. - Diyet yapan ve vücut ağırlığının yüzde onuna kadar bir oranda kilo vermiş olan her on kişiden sekizi, beş yıl içinde bu kiloları geri almaktadır.

Sami was the one who discovered Layla's body. - Sami, Leyla'nın cesedini keşfeden kişiydi.

kişi
character

He's a man of very good character. - O çok iyi kişilikli bir adamdır.

Dreams are the touchstones of our characters. - Hayaller kişiliklerimizin mihenktaşıdır.

Kişi
capita

The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago. - Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.

About 320,000 people live in Iceland. The capital of Iceland is Reykjavik. - İzlanda'da yaklaşık 320.000 kişi kişi yaşar. İzlanda'nın başkenti Reykyavik'dir.

gerçek kişiler
(Hukuk) natural persons
güven ve güvenilir kişiler
trust and trustees
güvenilir kişiler
(Bilgisayar) trusted people
kişi
gram. person
kişi
cad
kişi
one

One more person will be joining us later. - Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

kişi
person, human being
kişi
head

If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders. - Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.

More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head. - Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.

kişi
person, individual; dramatis persona
kişi
poll
kişi
Wight
kişi
dramatis persona
kişi
wallah
konu, yer ve kişiler
(Bilgisayar) topic, place and people
kuruldaki kişiler; psikolojik harekat taburu
(Askeri) persons on board; psychological operations battalion
meslekten kişiler
the profession
non-diabetik kişiler
(Tıp) non-diabetic people
saygıdeğer kişiler
respectabilities
sosyal haklardan mahrum kişiler
deprived persons
tüzel kişiler
private corporation
tüzel kişiler
(Hukuk) legal persons
uluslar arası alanda yerinden edilmiş kişiler
(Hukuk) Internationally displaced persons
yerinden edilmiş kişiler
(Hukuk) displaced persons
yerlerinden olmuş kişiler, mülteciler ve tahliye edilenler
(Askeri) displaced persons, refugees, and evacuees
önemli kişiler
men of worth
önemli kişiler
worthies
özel kişiler
(Hukuk) private persons
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kişiler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

kişiler arası
Bütün insanları göz önüne alan
kişiler arası ilişki
Bireyler arasındaki toplumsal etkileşim veya karşılaşma
Kişi
nüfus
Kişi
zeyt
Kişi
şahıs
Kişi
kimse
Kişi
zeyd
kişi
Bir eserde (oyun, roman, hikâye) yer alan kimse
kişi
Erkek
kişi
Eş, koca: "Kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de."- Atasözü
kişi
İnsan, kimse, şahıs
kişi
Eş, koca
kişi
İnsan, kimse, şahıs: "Dilenciler de sayıda olduğu hâlde, yirmi otuz kişi kadardık."- M. Ş. Esendal
kişi
Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişi
Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişiler
Избранное