Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank loaned her 500 dollars.
O, ona nerede yaşadığını sordu.
- He asked her where she lived.
Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
- The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
O, sırrı kendine sakladı.
- She kept the secret to herself.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum.
- I'm sending her to California.
Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum.
- I think that girl cut her hair to give herself a new look.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than her.
Bu eski madeni paraları ondan aldım.
- I got these old coins from her.
Dün buraya koyduğum kitaba ne oldu?
- What happened to the book I put here yesterday?
Buraya dün akşam altıda geldik.
- We arrived here at six yesterday evening.
Hey, burada ne oluyor.
- Hey, what's going on here?
Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?
- Hey, could you give me a hand over here, please?