of them; their

listen to the pronunciation of of them; their
Английский Язык - Турецкий язык

Определение of them; their в Английский Язык Турецкий язык словарь

her
ona

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank loaned her 500 dollars.

O, ona nerede yaşadığını sordu. - He asked her where she lived.

her
kendine

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

O, sırrı kendine sakladı. - She kept the secret to herself.

her
onu

Aşk onu rüyalarında görmektir. - Love is seeing her in your dreams.

Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum. - I'm sending her to California.

her
dişil onun
her
onun

Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. - I don't know anything about her family.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Kendisini ateşle ısıttı. - She warmed herself by the fire.

Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum. - I think that girl cut her hair to give herself a new look.

her
ondan

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than her.

Bu eski madeni paraları ondan aldım. - I got these old coins from her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
here
buraya

Dün buraya koyduğum kitaba ne oldu? - What happened to the book I put here yesterday?

Buraya dün akşam altıda geldik. - We arrived here at six yesterday evening.

here
hey

Hey, burada ne oluyor. - Hey, what's going on here?

Hey, lütfen bana burada yardım eder misin? - Hey, could you give me a hand over here, please?

here
geldin mi? işte! Look here
here
halihazIrda
here
z. burada; buraya; burası
here
bu dünyada
Английский Язык - Английский Язык
her
here