one's colleagues or employees

listen to the pronunciation of one's colleagues or employees
Английский Язык - Турецкий язык

Определение one's colleagues or employees в Английский Язык Турецкий язык словарь

people
millet

Çinliler cana yakın bir millettir. - The Chinese are a friendly people.

Tokyo'da her çeşit millet yaşar. - All sorts of people live in Tokyo.

people
ulus

Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır. - This is what they have in common with other peoples.

Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz. - According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.

people
insanlar

Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir. - Social networking sites are dangerous for people under 13.

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar. - There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.

Dünyada birçok insan açtır. - Many people in the world are hungry.

people
beşer
people
kalabalık

Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı. - A crowd of people gathered around the speaker.

İnsanları işaret etmek kalabalıktır. - It is rude to point at people.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu. - Tom was looking for some people to help him move his piano.

Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür. - His novels are popular among young people.

people
ümmet
people
kimse

Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi. - I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.

Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi. - No one is sure how many people died.

people
kişi

Sadece birkaç kişi beni anladı. - Only a few people understood me.

Ailemde dört kişi var. - There are four people in my family.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
Английский Язык - Английский Язык
people

Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.

one's colleagues or employees

    Турецкое произношение

    wʌnz käligz ır employiz

    Произношение

    /ˈwənz ˈkälēgz ər emˈploiēz/ /ˈwʌnz ˈkɑːliːɡz ɜr ɛmˈplɔɪiːz/
Избранное