permitted, allowed to proceed

listen to the pronunciation of permitted, allowed to proceed
Английский Язык - Турецкий язык

Определение permitted, allowed to proceed в Английский Язык Турецкий язык словарь

left
sol

O, kazada sol bacağından yaralandı. - He was injured in his left leg in the accident.

Kule sola doğru hafifçe eğildi. - The tower leaned slightly to the left.

left
kalan

Süpermarketler şimdi kapalı, bu yüzden buzdolabında kalanlarla yetinmek zorunda kalacağız. - The supermarkets are now closed, so we'll have to make do with what is left in the refrigerator.

Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor. - The fingerprints left on the weapon match the suspect's.

left
f., bak. leave. s
left
{i} sol, sol taraf. z. sola
left
sola

Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz. - Turning to the left, you will find the post office.

Sola dönerseniz, restoranı sağ tarafınızda bulursunuz. - Turning to the left, you will find the restaurant on your right.

left
{f} bırak: adj.sol,v: bırak: adj.sol
left
(Askeri) (OR RIGHT) SOL (SAĞ): Bir birliğin nispi olarak bulunduğu yeri belirtmek için kullanılan terimler. Bu terimleri kullanan kişi birlik ister düşmana yaklaşıyor isterse düşmandan uzaklaşıyor olsun her durumda düşmana dönük olmalıdır
left
sol tarafta

Amerikan araçlarda direksiyon sol taraftadır. - The steering wheels on American cars are on the left side.

Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır. - Steering wheels of American cars are on the left side.

left
sol el

O, sol eliyle yazı yazar. - She writes with her left hand.

Sol elinizi kaldırın. - Raise your left hand.

left
{s} soldaki

Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor. - The figure on the left spoils the unity of the painting.

Soldaki dolabı açın. O, şişelerin olduğu yerde. - Open the cupboard on the left. That's where the bottles are.

left
leave terket/bırak
left
(Bilgisayar) soldan

Japonya'da araba sürdüğünüzde soldan gitmeyi unutmayın. - When you drive in Japan, remember to keep to the left.

Senin odan soldan birinci. - Your room is the first one on the left.

left
{s} artık

Sanırım fırında biraz artık pizzam var. - I think I have some leftover pizza in the fridge.

Tom artık yemeği ne yapacağını bilmiyordu. - Tom didn't know what to do with the leftover food.

left
sakli
left
sol tarafa doğru
left
be.sola
left
bıraktırmak
left
(zarf) sola, sol tarafa
Английский Язык - Английский Язык
left
permitted, allowed to proceed
Избранное