O, akrabalarıyla birlikte kalıyor.
- He is staying with his relatives.
O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
- He embraced his relatives before he left.
Hayatta her şey görecelidir.
- Everything in life is relative.
Bugün, Güneydoğu'da göreceli bir barış havası vardır.
- Today, there is a climate of relative peace in the south-east.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir.
- A close neighbor is better than a distant relative.
Tom benim yakın bir akrabam.
- Tom is a close relative of mine.
Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
- The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
- Listen to the facts relative to the issue.
Saatin kaç olduğu göz önüne alındığında, süpermarket nispeten boştu.
- Considering what time it was, the supermarket was relatively empty.
Mağaza nispeten boştu.
- The store was relatively empty.
O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
- He embraced his relatives before he left.
O, akrabalarıyla birlikte kalıyor.
- He is staying with his relatives.
Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.
- Currency and bond markets are relatively calm.
Kendimi görece şanslı kabul ediyorum.
- I consider myself relatively lucky.
Bu yer görece düşük kirlilik düzeyine sahip gibi görünüyor.
- This place seems to have relatively low levels of pollution.
Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.
- Currency and bond markets are relatively calm.
Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.
- The region is relatively rich in mineral resources.
Example: whose in the man whose time had come.
gold: 19.3.
Chan eil sinn cinnteach dè a chluinneas sinn. - We are not certain what we will hear.
Ο χειρότερος is the relative superlative form of κακός.
He was relatively successful.
... was unprecedented and unimaginable relative to anything that had come before. But it ...
... still moving slow relative to the ...