Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?
Bir seferde azıcık iş yapacağım.
- We'll do a little at a time.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the couch.
Tom pastanın bir parçasını aldı.
- Tom got a little pie.
Pastadan bir parça al.
- Have a little of this cake.
Tom çok az kıskanç görünüyordu.
- Tom sounded slightly jealous.
Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
- Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
Kule batıya doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the west.
Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
- She stood silently, her head tilted slightly to one side.