Ben biraz Japonca konuşuyorum.
- I speak a little Japanese.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Bir seferde azıcık iş yapacağım.
- We'll do a little at a time.
Tom azıcık erken geldi.
- Tom was a little early.
Pastadan bir parça al.
- Have a little of this cake.
Lütfen AC'yi bir parça aç.
- Please turn up the AC a little bit.
Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.