Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- I want to buy a pair of ski boots.
Bu tür bir kanepe satın almak istemiyorum.
- I don't want to buy this kind of sofa.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Rüşvet güç örgütleri ile birlikte ortaya çıkan bir şeydir.
- Bribes are something that arises in conjunction with power organizations.
Sana akşam yemeği ısmarlamak istiyorum.
- I want to buy you dinner.
İnsanlar bütün gece bana içki ısmarlamaktadır.
- People have been buying me drinks all night.
Ne satın almak istiyorsun?
- What do you want to buy?
Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
- I never go out without buying something.
Tom rüşvet vermekle suçlandı.
- Tom has been accused of bribery.
Bana rüşvet vermeye mi kalkışıyorsun?
- Are you attempting to bribe me?
Bana rüşvet vermeye çalıştığına inanamıyorum.
- I can't believe you're trying to bribe me.
He tried to buy me with gifts, but I wouldn't give up my beliefs.
... being who doesn't want all of his communications being available to anyone who can bribe a ...