Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
- I'm glad to hear that she is unmarried.
O, onu duymaktan mutlu olurdu.
- He would be glad to hear that.
Tom işitmekte zorluk çekiyor.
- Tom has a hard time hearing.
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
- I don't want to hear any more excuses.
Onu dinlemekten bıktım.
- I'm sick of hearing it.
Üzerinde çalıştığım yeni şarkıyı dinlemek ister misin?
- Do you want to hear the new song I'm working on?
Tom'un Fransızca öğrenmek istediğini duydum.
- I heard that Tom wanted to learn French.
Fransızcanın öğrenmek için zor bir dil olduğunu duydum.
- I've heard French is a difficult language to learn.
Herkes işitebilsin diye lütfen yüksek sesle oku.
- Please read it aloud so that everyone can hear.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to hearing from you soon.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I am looking forward to hearing from you soon.