I don't like fatty foods.
- Yağlı yiyecekleri sevmiyorum.
This is a rather fatty cut of meat.
- Bu oldukça yağlı bir et parçası.
I didn't eat all the fries because they were too oily.
- Çok yağlı oldukları için tüm kızartmaları yemedim.
Tom hid the gun under a bunch of oily rags in his garage.
- Tom silahını garajdaki bir demet yağlı paçavranın altına sakladı.
I don't like fatty foods.
- Yağlı yiyecekleri sevmiyorum.
I don't like a fat diet.
- Yağlı bir diyeti sevmiyorum.
Tom doesn't like greasy food such as spareribs.
- Tom kaburga gibi yağlı gıdaları sevmez.
His sleeve touched the greasy pan.
- Onun kolu yağlı tavaya dokundu.
Oil and water don't blend.
- Su ve yağ birbirine karışmaz.
Give me the metal bucket with the oil in it.
- Bana içinde yağ olan metal kovayı ver.
This is a rather fatty cut of meat.
- Bu oldukça yağlı bir et parçası.
I don't like a fat diet.
- Yağlı bir diyeti sevmiyorum.
The machine was clogged with grease.
- Makine, yağdan tıkanmış.
Who created this oil painting?
- Bu yağlı boyayı kim yarattı?
The old Italian oil painting was never exhibited in public.
- Eski İtalyan yağlı boya resim hiç halkın içinde sergilenmedi.
Imitation is the sincerest form of flattery.
- Taklit en samimi yağcılık biçimidir.
Flattery won't get you anything.
- Yağcılık sana hiçbir şey getirmeyecek.
I didn't eat all the fries because they were too oily.
- Çok yağlı oldukları için tüm kızartmaları yemedim.
I hate when my hands get too oily and messy.
- Ellerim çok yağlı ve pis olduğunda nefret ederim.