yazdır

listen to the pronunciation of yazdır
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) print on
(Bilgisayar) printout
(Bilgisayar) printer for
(Bilgisayar) print it
print

The printer in Peter's office is broken and doesn't print anymore. - Peter'in ofisindeki yazıcı bozuk ve artık yazdırmıyor.

Think before you print this. - Bunu yazdırmadan önce düşün.

yaz
summer

I'll travel across Europe by bicycle this summer. - Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.

I went camping last summer. - Geçen yaz kampa gittim.

yaz
{f} clerk

The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over. - Katip başını salladı bu yüzden kadın bir çek yazdı ve onu teslim etti.

In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband. - 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.

yaz
wrote

I wrote this letter in French. - Bu mektubu Fransızca yazdım.

She wrote the book with very little effort. - Çok az bir gayretle kitabı yazdı.

kaliteli yazdır
(Bilgisayar) fine print
rapor yazdır
(Bilgisayar) print report
sayfa yazdır
(Bilgisayar) print page
yaz
(Dilbilim) script

I can't read handwritten script, so could you please write it in printed script? - Ben el yazılı senaryoyu okuyamam, bu nedenle bunu kitap harfleriyle yazar mısınız?

He writes scripts for TV shows. - O, TV gösterileri için senaryolar yazar.

yaz
inscribe
yaz
{f} penned

He penned it down so as to not forget it. - Onu unutmamak için yazdı.

yaz
write

He never fails to write to his mother every week. - O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.

You must not write a letter with a pencil. - Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.

yaz
{f} jot

Tom jotted down a message to Mary. - Tom Mary'ye bir mesaj yazdı.

yaz
{f} writing

I prefer reading to writing. - Okumayı yazmaya tercih ederim.

She is writing a letter now. - O şimdi bir mektup yazıyor.

yaz
prescribe

You should go to specialist, for now I will prescribe you medicine. - Bir uzmana gitmen gerekir, şimdilik sana ilaç yazacağım.

Let's see what fate has prescribed. - Kaderde ne yazıyormuş görelim.

yaz
{f} written

I had written the letter when he came. - O geldiğinde mektubu yazmıştım.

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

yaz
write down

Write down your date of birth here. - Doğum tarihinizi buraya yazın.

Write down your name here. - Adınızı buraya yazın.

yaz
{f} pen

Tom took out a pencil and started to write. - Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.

You must not write a letter with a pencil. - Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.

yaz
enrol
yaz
draw up
yaz
print in
yaz
{f} printed

A newspaper printed a story about the operation. - Bir gazete operasyon hakkında bir hikaye yazdı.

Journalism is printing what someone else does not want printed. Everything else is public relations. - Gazetecilik, birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Gerisi halkla ilişkilerdir.

yaz
aestival
cilt yazdır
(Bilgisayar) print binder
fatura yazdır
(Bilgisayar) print invoice
form yazdır
(Bilgisayar) print a form
form yazdır
(Bilgisayar) print form
formu yazdır
(Bilgisayar) print form
hedef yazdır
(Bilgisayar) print target
hedefi yazdır
(Bilgisayar) print target
kitap olarak yazdır
(Bilgisayar) print as book
konu yazdır
(Bilgisayar) print topic
konuyu yazdır
(Bilgisayar) print topic
rehberi yazdır
(Bilgisayar) print directory
salt veriyi yazdır
(Bilgisayar) print data only
siyah beyaz yazdır
(Bilgisayar) print in black and white
tablo yazdır
(Bilgisayar) print table
yaz
aestival [Brit.]
yaz
estiva
yaz
summertime

Bicycles are for summertime. - Bisikletler yaz içindir.

I like cold potato salad in the summertime. - Yaz zamanı soğuk patates yemeyi severim.

yaz
write#down
yaz
writedown
yaz
{f} type

I can't reply your message immediately, for I can't type fast. - Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.

You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard. - Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.

yaz
drawup
yaz
indite
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yazdır в Турецкий язык Турецкий язык словарь

yaz
Yılın, haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi
yaz
Kuzey yarım kürede haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi: "Çok sıcak bir yaz gecesiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu