As we go up higher, the air becomes cooler.
- Biz yukarı çıkarken hava soğur.
The higher we go up, the cooler the air becomes.
- Ne kadar yukarıya gidersek hava o kadar soğuk olur.
Grace goes upstairs to the extension telephone.
- Grace yukarıdaki dahili telefona gider.
Tom heard Mary go upstairs.
- Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.
She is certainly above forty.
- O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
The clouds above moved fast.
- Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
We walked up and down the streets of Kyoto.
- Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.
The children started bouncing up and down on the couch.
- Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
This is an uphill road.
- Bu yokuş yukarı bir yoldur.
As you go up higher, the air becomes thinner.
- Daha yukarıya giderken hava incelir.
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.