Aniden yağmur yağmaya başladı.
- It suddenly started raining.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly it began to rain.
Birden beklenmedik bir şey oldu.
- Suddenly, something unexpected happened.
Ansızın fikrini ne değiştirdi?
- What made you change your mind all of a sudden?
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
- When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
- Tom's heart suddenly began to beat faster.
kedi ipin üzerinde kasılarak yürüyordu, ansızın evin içine koştu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- All of a sudden, it began raining.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- It suddenly started raining.
Aniden umulmadık bir şey meydana geldi.
- Suddenly, something unexpected happened.
Birdenbire gökyüzü karardı.
- All of a sudden the sky became dark.
Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
- Tom's heart suddenly began to beat faster.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly it began to rain.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly rain began to fall.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
- Tom's heart suddenly began to beat faster.
Aniden, o gülmeye başladı.
- All of a sudden, she began to laugh.
Aniden bütün ışıklar söndü.
- All of a sudden, all the lights went out.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
- When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
Neden ansızın dün öğleden sonra gittin?
- Why did you suddenly leave yesterday afternoon?
Onun ani ölümü bir trajedi idi.
- His sudden death was a tragedy.
Babamın ani ölüm haberini duyunca çılgına dönmüştüm.
- I was beside myself when I heard the news of my father's sudden death.
Birdenbire yangın alarmı çalmaya başladı.
- All of a sudden, the fire alarm went off.
Birdenbire ışıklar yandı.
- All of a sudden, the lights went on.
Birden bire kör olsan ne yaparsın?
- If you became blind suddenly, what would you do?
Tom birden bire çok meşgul oldu.
- Tom suddenly became very busy.
Birdenbire, o konuştu.
- All of a sudden, he spoke out.
Birdenbire gökyüzü karardı.
- All of a sudden the sky became dark.
The sudden drop in temperature left everyone cold and confused.
If you were lucky enough to survive all this lunacy, you always risked capture. There your story would end with a quick drop and a sudden stop, for piracy was punishable by hanging.
All of a sudden I felt very hot and tired.
... of a sudden I started thinking, what if my illnesses ...
... So we all of a sudden got worried, and then we expected ...