sulanmış

listen to the pronunciation of sulanmış
Türkçe - İngilizce
blear
(göz) bleary
bleary

He looked at her with bleary eyes. - O, sulanmış gözleriyle ona baktı.

sula
{f} watering

The flowers don't look well. I'd like to water them. Is there a watering can? - Çiçekler iyi görünmüyor. Onları sulamak isterim. Bir su kabı var mı?

I'm done watering the flowers. - Çiçekleri sulamayı bitirdim.

sula
{f} watered

I needn't have watered the flowers. Just after I finished, it started raining. - Çiçekleri sulamama gerek yoktu. Bitirdikten hemen sonra yağmur yağmaya başladı.

Tom watered the flowers. - Tom çiçekleri suladı.

sula
{f} water

The gorgeous cake made my mouth water. - Muhteşem kek ağzımı sulandırdı.

We need to water the flowers. - Biz çiçekleri sulamalıyız.

sula
irrigate

They need to be able to irrigate without relying solely on rain. - Onların yalnızca yağmura bağımlı olmaksızın toprağı sulayabilmeye ihtiyaçları var.

sula
douse
beyni sulanmış
soft in the head
İngilizce - İngilizce

sulanmış teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

sula
type genus of the Sulidae
sula
A genus of sea birds including the booby and the common gannet
Fince - Türkçe

sulanmış teriminin Fince Türkçe sözlükte anlamı

sula
erimiş