Tom struggled to climb to the top.
- Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.
They had to climb a wall six feet high.
- Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
The King's son wanted to climb up to her, and looked for the door of the tower, but none was to be found.
- Kralın oğlu ona tırmanmak istedi ve kulenin kapısını aradı ama hiçbiri bulunmadı.
It is dangerous to climb that mountain.
- O dağa tırmanmak tehlikelidir.
This mountain is difficult to climb.
- Bu dağa tırmanmak zordur.
Prices continue to climb.
- Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
We'd like to climb that mountain.
- Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
Those shoes won't do for climbing.
- Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.
Children like climbing trees.
- Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.
I scaled Mt. Fuji three times.
- Ben Fuji dağına üç kez tırmandım.
We'd like to climb that mountain.
- Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
Prices continue to climb.
- Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
Tom tried climbing the tall tree.
- Tom yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı.
Children like climbing trees.
- Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.