to cause (someone) to worry

listen to the pronunciation of to cause (someone) to worry
İngilizce - Türkçe

to cause (someone) to worry teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

eat
ye
eat
{f} aşındırmak
eat
{f} yemek

Yemek yemek isteyen başka birisi var mı? - Is there anyone else wanting to eat?

Bir Dapanji yemek istiyorum! - I want to eat a Dapanji!

eat
içmek kemirmek
eat
{f} (ate, --en)
eat
yiyecekler

Hangi yiyecekleri yemekten kaçınırsın? - What foods do you avoid eating?

Yemek için fazla yiyecekleri yoktu. - They did not have much food to eat.

eat
{f} çok yemek yemek

Canım çok yemek yemek istemiyor. - I don't feel much like eating.

Tom'un canı çok yemek yemek istemiyordu. - Tom didn't feel much like eating.

eat
yemek yemek

Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar. - Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.

Tom köşedeki küçük yerin yemek yemek için iyi bir yer olabileceğini düşündü. - Tom thought the little place on the corner might be a good place to eat.

eat
kemirmek
eat
(away/into ile) çürütmek
eat
{f} içmek (çorba)
eat
{f} tüketmek
İngilizce - İngilizce
eat