Ladies and gentlemen, welcome aboard.
- Bayanlar ve baylar, uçağa hoş geldiniz.
They were on board the same airplane.
- Onlar aynı uçağa bindiler.
She waved at me before she got on board the plane.
- O, uçağa binmeden önce bana el salladı.
An airplane had flown over the mountain.
- Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
My father can fly an airplane.
- Babam uçak uçurabiliyor.
Tom likes making paper aeroplanes.
- Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.
The aeroplane must carry some spare fuel.
- Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.
My friend is studying aircraft engineering.
- Arkadaşım uçak mühendisliğinde okuyor.
This aircraft is capable to dogfight and bomb at the same time.
- Bu uçak it dalaşı yaparken, bombalama yapabilme kabiliyetine sahip.
It's a miracle he wasn't killed in the plane crash.
- Onun uçak kazasında ölmemiş olması bir mucize.
The plane took off on time.
- Uçak zamanında kalktı.
Tom likes making paper aeroplanes.
- Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.
The aeroplane must carry some spare fuel.
- Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.