Tom'un masası o kadar dağınıktı ki, temizlikçi odayı temizlemeyi reddetti.
- Tom's desk was so untidy that the cleaner refused to clean the room.
Saçınız gerçekten dağınık görünüyor.
- Your hair really does look untidy.
Annem odamın düzensiz olmasından hoşlanmıyor.
- My mother doesn't like my room being untidy.
Tom çok düzensiz, değil mi?
- Tom is very untidy, isn't he?
O özensiz ve dikkatsiz.
- She's sloppy and careless.
Tom özensiz bir iş yaptı.
- Tom did a sloppy job.
Tom yarım yamalak işi yapmakla suçlandı.
- Tom was accused of doing sloppy work.
Tom'un tekniği yarım yamalaktı.
- Tom's technique was sloppy.
O özensiz ve dikkatsiz.
- She's sloppy and careless.
I have never seen such an untidy bedroom!.
His finances were in an untidy state when he died.