She brought up the three children alone.
- O, üç çocuğu tek başına yetiştirdi.
My youngest brother was brought up by our grandmother.
- En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.
What does it matter how they bring up their own children?
- Kendi çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinin ne önemi var?
How does she bring up her children?
- O, çocuklarını nasıl yetiştiriyor?
A lot of sugar cane is grown in Cuba.
- Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
Rice is grown in rainy regions.
- Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen ona yetişirsin.
I'll catch up with you later.
- Daha sonra size yetişirim.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.